Ocağın yanındaki tezgâhın üstündeydim. Yanıma oturdu. Bir elinde kahvesi diğerinde sigarası. Tezgah çokta büyük değildi. Bir yudum kahveden aldı, bir nefes sigaradan. Damla sakız var içinde. Mis kok yayıldı bütün mutfağa.
Gittikçe rahatlıyor rahatladıkça bir eliyle beni az az iteliyordu. Yerim vardı ama nereye kadar iteleyecekti ki? Sonra biraz daha poposunu yerleştirdi beni biraz daha iteledi. Her itelemesinde dalgalanıyor şekilden şekle giriyordum.
Biraz daha itelediğinde ocağın kenarındaki metal tabakanın kenarına dayanıyordum neredeyse. Kahvesi bitmek üzereydi. Sigarasından son bir nefes daha çekti o da bitmişti.
Sanırım biraz sonra benim için de bitecekti. Ne de olsa bir avuç kahve telvesiydim. Cezveye kahveyi dökerken bir parça kenarına dökülmüştüm. Aşağı attı kendini tezgahtan. Lavaboya gitti. Birazdan bir bez parçasıyla geri döndü. Bir savuruşta aldı beni. Birazdan bir bez parçasının içinden lavabonun içine su borusuyla beraber ekecektim.
Ne de olsa bir avuç kahve telvesiydim.