Tezgahın üstüne döküldük bir anda. Kocaman ellerini gördüm önce. Bir elini aşağı doğru tuttu. Sonra görüşümden çıktı. O arada diğer elini gördüm yana yatırmış toparlar gibiydi. Sonuçta bir avuçtuk.
Kahve içecek ya sabahları, işte bizde o cezveye dökülen bir kaşık kahvenin tezgaha dökülen bir avucu olduk. Sonra yan yatırdığı eliyle hop tezgahın kenarına dayadığı avucunun içine attı bizi.
Bir avuç kahve lavabonun içinde hop gidiverdi.